Ballıca
Mağarası, Tokat'ın 26 km. güneybatısında bulunan Pazar ilçesinin 7 km.
güneydoğusundadır. Tokat-Mağara arası 33 km.'dir.
680 metre uzunluğunda, +19 -75 metre ve olmak üzere toplam 94 metre
yüksekliğindedir. Mağara yarı yatay, yarı dikey olarak birbirine bağlı beş kat
ve sekiz büyük salondan oluşmakla birlikte bazı bölümlerinde oluşumlar hala
devam etmektedir.Yaz kış ortalama 18 derece sıcaklığın hüküm sürdüğü Ballıca
Mağarasının en önemli karakteristik özelliği, Türkiye'de hiçbir mağarada
bulunmayan soğan sarkıtlarından meydana gelmesidir. Mağaranın değişik yerlerinde
koloniler halinde yaşayan "cüce yarasalar" en belirgin canlı grubunu oluşturur.
Mağara içindeki sarkıt ve dikitlerin güzelliği ise ayrı bir turistik değer
oluşturmaktadır

Ballıca Mağarası kristalleşmiş
kireçtaşlarından meydana gelmiştir.Sınırlı kireçtaşı oluşumu göz önüne
alındığında, mağaranın hacmi inanılmaz derecede büyüktür.Buradaki
kireçtaşlarının yatağı yoktur;özürlü ve kırılmıştır ayrıca çatlaklar kalsiyum
karbonatla doldurulmuştur. |

Kireçtaşı %96 kalsiyum
karbonattan oluşmuştur.Bu taşın karstik yapısı karsit çukurları, yutak
delikleri, ara-lıklı satıhlarda oluşmuş havalandırma bacaları ve klintleri
içerir.Kireçtaşının kırık yapısı ve kimyasal oluşumu karstikleşme
kontrolünün ve mağaradaki sütun,sarkıt ve dikitlerin şekillenmesinin ana
faktörleridir.Mağara (KD-GB(l) ve KB-GD(2)) Kuzeydoğu-Güneybatı(l) ve
Kuzeybatı- Güneydoğu(2) istikametine yönelen iki ana galeriyi ve bu
galerilere açılan oda ve salonları kapsar.2.Kattaki galerinin normal fay
serilerine bağlı olarak kademe kademe seviyesi azalırken 1.Galeri taşdamlalı
bir zeminden oluşur.Mağaradaki düşmüş bloklar bölgesel depremler sonucu
kırılmış olabilir, l .Galeride sarkıtlar, dikitler, kolonlar, sarkan taşlar,
perdeler, makarna biçimli sarkıtlar, damlataşları, havuz-lar ve mağara
incileri bulunur.Bütün bu mağara oluşumu tipleri ve (benzersiz dikitlerle)
6.5 metrelik bir sarkıtı da kapsayan birçok farklı çeşitteki sarkıt
şekilleri 2.Galeride de bulunur.
|

Arka
arkaya oluşan karstik ve tektonik depremlerin mağarayı bütünüyle
etkilediğine dair kanıtlar bulun-muştur.En belirgin bulgular ise:
a)Mağara içerisinde sızıntı sulardan kaynaklandığına inanılan yüzeysel
travertenlerin
varlığı;
b)Fay boyunca devam eden mağara girişi; |
c)Mağaradaki düşmüş bloklar;
d)Kalm sütunlardaki yatay kırık izleri;
e)Uzun zamandır Çöküntü Salonu
seviyesinde kalan yeraltı suyu ve duvar içlerindeki görülebilen yatay çizgilerin
işaret ettiği ikincil maden oluşumları;
f)Yeni Salonun aşağı bölümlerindeki serbest
sarkıtlar ve uzun dikitlerdir.

Ballıca mağarası büyük bir olasılıkla 3.4
milyon yıl önce oluşmaya başlamış ve bölgesel iklim şartlarına bağlı olarak son
zamanlara kadar gelişimini devam ettirmiştir.Yüzey jeolojisi ve mağara haritalandırma
çalışmaları Ocak 1992'de başlamış ve Ocak 1995'te tamamlamıştır.Mağara
galerileri Mağara Araştırma Derneği tarafından 1992'de haritalandırılmıştır.
Sonraki hari-talandırmalar, Türkiye Maden Tetkik ve Araştırma'nın (MTA)genel
yönetimi altında, 1994'te Mağara Araştırma Projesi'ne bağlı bir takım tarafından
yürütülmüştür.Tamamlanmamış orijinal harita yapılırken derlenen MTA haritasından
destek alınmıştır.Ballıca Mağarası Tokat Dağı'nın başkalaşmış
şistleri üzerinde uzanan karstik kristal kireçtaşıyla oluşmuştur.Mağaranın
içerisinde yer alan kristalleşmiş kireçtaşı kütlesinin yüzey alanı yaklaşık 30
hektardır.Tektonizm ve karstikleşmenin sonucu olarak, bu oluşumun derin
yerlerindeki çözelti boşlukları mağaraya bir yükselti
sağlamıştır.Kireçtaşlarının sınırlı yüzey boyutuna rağmen bilinen mağara 680m.
uzunluğunda ve geniş kapsamlı karstikleşme gösteren 6.500 metrekarelik bir alanı
kaplamaktadır.
 |
|
Bu
çalışma Ballıca Mağarasının hidrojeolojik ve mağara özelliklerini test etmek
üzere başlatılmıştır. Çalışmaların sadece bu safhasının tamamlanmasına rağmen,
mağara birçok ziyaretçiyi çekmeye devam edecektir, çünkü mağaranın her bölümü
mağara şekilleri açısından oldukça zengindir.

Paleozoik Tokat Dağı'nın
kahverengi,yeşil-sarı ve siyah şistleri Ballıca mağarası'nın etrafındaki
alanın büyük bir bölümünü kaplar. Birimdeki şistli yüzey yatağından
farklıdır.Şistler lepidogranoblastik bir dokuya sahiptir ve genelde fîlit,
klorit,kuvarz,şist ve kalk şist tipleri vardır (Abbas Novınpour,1993).Bunlar
temel olarak basınçtan dolayı bükülen kalsiyum karbonatla kuvarz kalsiyum
karbonat, klorit ve serisit madenleri içerir.Kuvarz kristalleri katalistik
bir doku gösteren kısmen ince çatlaklar halindedir.Kırık ve çatlaklar
ikincil kalsiyum karbonatla doldurulmuştur.
 |
Ballıca Mağarası'ndaki yer altı suyu
meteorik kaynaklıdır ve kireçtaşı çıkıntılarından süzülen yağmur suyu ve
kireçtaşım kesen İnderesi'nden dökülen yüzey sularım içerir. Yer altı suyu
mağarada göletleşmiş gibi görünmektedir; Ocak 1992'de mağaranın en derin
bölümünde, girişten 75 m aşağıdaydı. |
Kristal kireçtaşları beyaz,bej
ve soluk gri'dir. Bunların çoğunlukla şistlerin üzerine uzandıkları
gözlemlenir,ama bazı durumlarda da takoz şeklinde oluşurlar. Yatak yüzeyleri
bulanıktır ve kireçtaşları kırık yapılarla doludur. Çok yoğun bir şekilde
karstikleşmişlerdir.Karstikleşmeyi yönlendiren kırıklar yağmur suyunun
kendine çok derinlere nüfuz ederek bir rota belirlemesinden dolayı
genellikle dikeydir. K30°B(1) ve K47° D(2) şeklinde sıralanmış iki ana kırık
sistemi kireçtaşlan figüründe haritalandırılmıştır.

|
Eski karstik yapılar
tarafından şekillendirilen traverten tortulan aynı zamanda mağaranın
etrafındada bulunmuştur.Traverten tortu eğimleri, topografık eyimler, eski
kaynak su akıntılarıyla birlikte devamlı güney batıya doğru yönelir.Ballıca
köyü etrafında oluşurlar. |
Çalışma
alanına en yakın hava kayıtları noktası Eylül 1995'te operasyonlarını bitiren
Turhal Meteoroloji Rasathanasi'ydi. 1990-95 araştırma döneminde en yüksek yıllık
yağış miktarı 498.6 mnı'di. 1995'in ilk sekiz ayın-da toplam yağış miktarı 296.5
mm'di. 1995'te yıllık yağış miktarmmsa ortalama 350-400 mm civarında olduğu
sanılıyor. 1933-90 arasında düşen ortalama yıllık yağış miktarı ise 413.4 mm'di
(Şekil 4) ve çalışmalar sürecinde de ortalama yıllık yağış miktarı hemen hemen
aynıydı. Sonuç olarak, 1933-95 yılları arasındaki yağış miktarı şablonunda
hiçbir aşın değişiklik olmadığı Sonucuma varılmıştır
Ballıca Mağarası'ndaki yer altı suyu
meteorik kaynaklıdır ve kireçtaşı çıkıntılarından süzülen yağmur suyu ve
kireçtaşım kesen İnderesi'nden dökülen yüzey sularım içerir. Yer altı suyu
mağarada göletleşmiş gibi görünmektedir; Ocak 1992'de mağaranın en derin
bölümünde, girişten 75 m aşağıdaydı.
 |
Çalışma alanına en yakın hava kayıtları noktası Eylül 1995'te operasyonlarını
bitiren Turhal Meteoroloji Rasathanasi'ydi. 1990-95 araştırma döneminde en
yüksek yıllık yağış miktarı 498.6 mnı'di. 1995'in ilk sekiz ayın-da toplam yağış
miktarı 296.5 mm'di. 1995'te yıllık yağış miktarmmsa ortalama 350-400 mm
civarında olduğu sanılıyor. 1933-90 arasında düşen ortalama yıllık yağış miktarı
ise 413.4 mm'di (Şekil 4) ve çalışmalar sürecinde de ortalama yıllık yağış
miktarı hemen hemen aynıydı. Sonuç olarak, 1933-95 yılları arasındaki yağış
miktarı şablonunda hiçbir aşın değişiklik olmadığı Sonucuma varılmıştır
Ballıca Mağarası'ndaki oluşumları
incelerken, galeriler en iyi şekilde iki bölüm halinde çalışıldı.Galeri
(Kuzeydoğu-güneybatı hizasında) ve2.Galeri(kuzeybatı-güneydoğu hizasında).Her
iki galeri farklı özelliklere sahiptir. 1.Galeri tektonik hareketlere bağlı
olarak düzensiz bir şekillenme sergiler. 2.Galeri ise derece derece azalan
yapısal bir seviyelerime gösterir.Bölgedeki diğer mağaralardan farklı olarak
Ballıca Mağarası'ndaki 2.Galeride olağanüstü yapılar kaydedilirken 1. Galerideki
yapıların diğer bir çok mağarada da yaygın olduğu gözlemlenmiştir. |
Çeşitli tiplerde geniş kapsamlı ikincil oluşumlar mağaranın girişinden bitimine
kadar her yerde bulunmaktadır. Bütün bu sarkıtlar (drapeli, damlataşlı,
makarna-şekilli, paraşüt-şekilli, soğan-şekilli, pırasa-şekilli), dikitler,
kolon-lar, sarkan yapılar, havuzlar ve mağara incileri gerçekten çok önemlidir.
Pasajlar ve sözde salonlar çoğunlukla tektonik hatlarla kesilmiştir ve böylece
ya aniden yönlerini değiştirirler yada seviyeleri gittikçe azalır. Çünkü
kolonlar genellikle kırık hatlar boyunca şekillenmiştir ve Büyük Damlatatlar
Salonu'nda kaydedilen çizgisel yapılar sergilerler. l.Galeri'de arızalı bloklar
yaygındır ve bazı bloklarda dikit ve kolonlar oluşmuştur. Faylar gösteriyor ki
muhtemelen mağaranın bugünkü şeklini almayı başardıktan sonra kolonların bazı
yerlerini sismik hareketler etkilemiştir. Büyük Damlatatlar Salonu'nun
kenarlarındaki küçük havuzların tabanları mağara incileriyle kaplıdır. Bu
salondan dikey pa-sajlarla geçilen Çamurlu Salonu bloklar, sarkıt ve dikitler ve
küçük havuzlar içermektedir. Mağaranın en yüksek noktasındaki (+19 m) Fosil
Salonu aynı zamanda Büyük Damlatatlar Salonuna bağlanır ve tabanında bloklar
oldukça yaygındır. Muhtemelen mağarada oluşan ilk salon budur. Yarasalar
Salonuna ise Fosil Salonundan girilmekte ve buranında tabanı bloklaşmış ve
1.Galerinin tipik özelliklerini yansıtmaktadır
1. Galeri, 2.Galeri'den eğimli bir
tabana sahip olan Çöküntü Salonuyla ayrılmaktadır. Bu salonun taban seviyesi
mağara girişine oranla 35 m.'dir ve Bloklu Mahzene bir iskele bağlantısı ile
geçilir. Çöküntü Salonundaki duvarlar tamamıyla mağara oluşumlarıyla kaplıdır.
Duvardan mağaranın merkezine kadar yatay hatlar boyunca oluşan mağara şekilleri,
salonda çok uzun zamandan beri şu an ki girişten 32 m. aşağıda bulunan artan
yeraltı suyu seviyesi olduğu-nu gösterir. Bu seviyenin altındaki 2.Galerinin
karstik özellikleri çok yenidir. Çöküntü Salonunun ilerisindeki oluşumlar
Sütunlar Salonuna doğru iri bloklar üzerinde oluşmuştur. Sütunlar Salonunun
kuzeyinde havuzlar vardır ve bu salonun sütunları diğer salonlardakilerden daha
iridir. |
Sütunlar salonunun ilerisinde Mantarlı
Salonu ve Yeni Salon vardır. Birincisi küçük ve çoğunlukla bloklarla kaplı ve
1-3 m. arasında yüksekliği olan bir sonraki Uçurumlu Mahzenine bağlıdır. Mahzen
tabanının her yerine rastgele dağılmış düzensiz bloklar mağaranın bazı
bölümlerinde yapılması gereken incelemelere kolay geçiş vermez. Manganez
yoğunluğundan dolayı Uçurumlu Mahzenindeki sarkıt ve dikitler çoğunlukla gri ve
siyah renktedir. Uçurumlu Mahzeni Büyük Damlatatlar Salonuna bağlıdır; tabi ki
Bloklu Mahzende Çöküntü Salonuna bağlıdır. |
Karstik özelliklerinden dolayı Yeni
Salon Ballıca Mağarası'mn en ilginç bölümüdür. Diğer salonlardakilere ben-zer
karstik özelliklerin yanı sıra, pırasa biçimli sarkıtlar, iri dikitler, serbest
sarkıtlar (6.5m uzunluğunda) ve soğan biçimli sarkıtlar kaydedilmiştir(l-2.
resimler ve Kapak Resmi).Mağaranın en alçak yerine şaft görünümlü bir rotayla
Yeni Salondan geçilir ve farklı iki noktadan görülebilen yer altı suyuna şaft
görünümlü bir iskeleden ulaşılır. |
Yer altı sularının etkilendiği farklı
oluşumlar:
1) Kolonlardaki yatay kırıklar;
2) İri dikit-serbest sarkıt oluşumu;
3) Yüzeyde oluşan travertenler,
mağaranın bazı evre gelişmleriyle ilgili önemli bilgiler ,verir. Birinci
maddeye, Çöküntü Salonunun tabanından 3nı. yukarıda sınırlı kalsiyum karbonat
oluşumuyla belirlenmiş daha önceki yeraltı suyu seviyesi bir kanıttır.
Bu seviyenin net yüksekliği l .053
metredir ki aynı zamanda yeni yer altı suyu seviyesi (Ocak 1992) 1.010
metredir. Alçak akıntı rejimiyle nispeten sığ göletlerin varlığı veya ikinci
maddede belirtilen sarkıtların altındaki statik seviye dikit oluşumunu
engellemiş ama daha yüksek bir CaCOs birikimini engellememiştir. Traverten
yüzeylerinin daha yüksek irtifaları arasındaki fark ve son zamanlarda
oluşmuş yeraltı suyu seviyelerinin bu seviyeyi şimdikilerle eski korunmuş
traverten çökeltileri arasında en az 11 Om azalttığım göstermektedir. |
Ballıca Mağarasının asıl
gelişimi yaklaşık 3.4 milyon yıl önce (Villafranchian dönemi) başlamış
olabilir (Steininger ve arkadaşlan, 1996). Çünkü sular, soğuk ve yağmurlu
dönemler sürecinde daha fazla COı içerir ve bunlar böyle za-manlarda daha
kolay eriyebilir ve karbonat parçacıklarını daha kolay geçirebilir. Böylece
daha sonraki gelişme hareketleri bölgesel iklim şartlarına paralel olarak
değişir. Diğer tarafta mağara şekilleri devamlı gelişirken, girişin 75m
altında-ki su dolu karstik şaft içerisinde hareketli gelişme devam
etmektedir. Mağara şekilleri oluşumlarının yaşlarını belirlemek amacıyla
yapılan izotop çalışmaları hala yürütülmektedir. |

|