Muammer Karaosmanoğlu TOKAT KENTİNİN DEĞİŞİK ZAMAN VE DİLLERDEKİ İSMİ

  TOKAT’IN TÜRKİYE TURİZMİNDEKİ YERİ

M.Ö. 4000 yıllarında kalkotik çağda başlayarak 14 Devlet ve birçok beyliğin yaşadığı ve egemen olduğu Yeşilırmak Havzası içerisinde yer alan Tokat uygarlıkların merkezi Anadolu’da zengin doğal kaynakları jeostratejik konumu itibariyle beyliklerin devletlerin ve İmparatorlukların yaşama ve fetih alanı olmuştur. Orta Karadeniz Dağlarından güneye, Anadolu’nun içlerine doğru değişik rakımlarda dizi dizi yaylalar, ovalar, bağ ve bahçeler içindeki akarsuları ile dünyada benzeri az olan bu cennet ilimiz canlı ve zengin tarihinin izlerini bugün de yaşamakta ve ülke turizmine hizmet etmektedir. M.Ö.4000’den başlayarak 6000 yıllık mazisi ile birçok medeniyetin üzerinde yaşamış olduğu Tokat, gerek tarihsel ve kültürel zenginliği, gerek çevre çekicilikleri ve doğal güzellikleri, gerek zengin mutfağı ve kökü asırlar öncesine dayanan el sanatlarıyla tam bir turizm cenneti konumundadır. Ancak ilimizi çağdaş turizm sektörünün yaratmış olduğu olanaklardan tam anlamıyla yaralanabildiğini söyleyemeyiz. Bunun başlıca nedenlerinden biri ilimizin tur güzergahı üzerinde olmamasından kaynaklanmaktadır. İkinci neden ise toplumda turizm bilincinin oluşmaması, çağdaş turizm sektörünün ihtiyaç duyduğu yatırımlara yönelinmemiş olunmasıdır. Aşağı Kapadokya’yı Karadeniz’e, Sümela Manastırına ulaştıran Alaca, Zile, Tokat, Niksar, Ünye güzergahında bulunan tarihi kral yolunun yeniden işlerlik kazanması sonucunda ilimiz bir uğrak yeri olacağından Tokat’ı ziyaret eden turist sayısı artacak dolayısıyla da bir takım talepler oluşacak bu oluşumlar sonucunda fertler turizme yönelik yatırımlara yöneleceklerdir. Yapılacak bu yatırımlardan sonra ilimizde turizm sektörü çoğalacak toplumun turizm bilinci de gelişecektir. Nihayetinde Tokat turizmde hak ettiği yeri alacaktır.

TOKAT’IN TURİZM POTANSİYELİ

İlimiz binlerce yıllık medeniyetlerin kültür ve sanatını yansıtan arkeolojik kalıntılarıyla, asırlık mimari yapılarıyla milyonlarca yılda oluşmuş fosil mağaralarıyla, termal zenginlik ve doğal güzellikleriyle yüzyıllardır alın teri ve göz nuru ile süregelen el sanatlarıyla turizm potansiyeli fazla olan bir yöremizdir

GEZİLECEK GÖRÜLECEK YERLER

Tarihi boyunca önemli bir ticaret merkezi olması ve kral yolu üzerinde bulunmasının verdiği avantajla Tokat tarihi boyunca önemli bir yerleşim merkezi olmuştur. Bu nedenle, özellikle Selçuklu, Danişment ve Osmanlı dönemlerinde Tokat’ta imar işlerine büyük önem verilmiş önemli ölçüde camii han hamam kervansaray ve köprü inşa edilmiştir. Başta Tokat kalesi, Bey sokağı evleri, Meydan camii, Ali Paşa camii, Ulu camii, Behzat camii, Hıdırlık köprüsü, Taşhan, Bedestenler, Latifoğlu Konağı bunun yanında türbeler Pazar ilçesinde Mahperi Hatun Kervansaray’ı, Ballıca mağarası, Niksar’da Niksar kalesi , Çöreği büyük camii, Leylekli köprü, Zile’de Zile kalesi Maşathöyük ören yeri, Erbaa’da silahtar Ömer Paşa camii, bu eserlerin başında yer almaktadır.

 AV TURİZMİ VE BALIKÇILIK

İlimizde kara avcılığı oldukça gelişmiştir. Merkez av komisyonunun belirlediği av mevsimi süreleri içerisinde yaban ördeği, keklik, bıldırcın, tavşan avı yapılmaktadır. Ayrıca yaban domuzları içinde sürek avları düzenlenmektedir. Tokat Orman İşletme Müdürlüğü Yaylacık Şefliğine bağlı Tek Mezar mevkiinde geyik üretme sahası olarak yer tahsisi yapılmıştır. İlimiz Almus ilçesi sınırları içerisinde bulunan baraj gölünde 1976 yılı sonundan itibaren kurallara uygun balık avcılığı yapılmaktadır. Ayrıca başta Yeşilırmak olmak üzere Kelkit ve Tozanlı çaylarında da değişik türde balıklar avlanmaktadır.

YAYLA VE DAĞ TURİZMİ

Bozulmamış doğal güzellikleri Tokat’ın ayrı bir zenginliğidir. Başta Topçam ve Çamiçi yaylaları olmak üzere, Gürlevik, Bizeri-Boğalı, Batmantaş, Dumanlı yaylaları Reşadiye’de bulunan Selemen yaylası günübirlik gidip kalınacak, yayla turizminde eşine ender rastlanan mekanlardır. Yavuz Sultan Selim Han’ın ordusu ile birlikte bir cuma namazını kıldığı ve o günden günümüze kadar her yıl mayıs ayından kasım ayına kadar cuma pazarlarının kurulduğu Selemen yaylası apayrı bir güzelliğe sahiptir. Yaylalarımızın çoğunda her yıl yayla şenlikleri düzenlenmektedir. Bunların dışında Almus Baraj gölü ve Reşadiye Zınav gölü doyumsuz bir güzelliğe sahip mesire ve tatil yörelerimizdendir. MAĞARA TURİZMİ Tokat’ta milyonlarca yılda olmuş çok sayıda fosil mağara bulunmaktadır. Bu mağaraların içinde en önemli olanı Ballıca Mağarasıdır. Tokat’ın batısında Akdağın Yeşilırmak Havzasına bakan kuzey yamacında yer alan ballıca mağarası Tokat’a 36 km Pazar ilçesine ise 8 km uzaklıktadır. Türkiyenin en güzel mağaraları arasında yer alan Ballıcanın yan kolları ile toplam uzunluğu 680 m dir. Mağara 200-250 milyon yıl öncesini ait alt permo-Trias mermerleri içinde yarı yatay, yarı dikey olarak birbirine bağlı beş kat ve 8 büyük salondan meydana gelmiştir. Girişe göre ( 0 m ) en yüksek noktası +19 metre en derin noktası -75 metre olmak üzere toplam 94 metrelik bir düzeyde oluşan mağara en azından üst pliyosen’den (2 milyon yıl önce ) beri gelişimini devam ettirmektedir. İçindeki damlataş birikimi ve birbirinin üzerinde bulunan katlarına göre çok önemli gelişim özelliği gösteren Ballıca Mağarası’nda sarı kırmızı ve beyazın her tonu ile mavi ve yeşilin harmanlandığı sarkıt, dikit, sütun, bayrak ve perde damlataşları, mağara gülü ve iğneleri, içi su dolu damlataş havuzları, soğan ve fil ayağı sarkıtlar, mantar ve dikitler... büyük bir damlataş ormanını oluştururlar. Her santimetre karesi ile büyüleyici bir güzelliğin saklı olduğu mağaranın en karekteristik şeklini soğan sarkıtları meydana getirir. Polen ve tozlardan arınan bol oksijenli havası, solunum yolu rahatsızlığı olan hastaları büyük ölçüde rahatlatmaktadır. Mağaranın insanı büyüleyen gizem dolu dünyasından dışarı çıkıldığında, Mağaranın önünde bulunan tesislerde dinlenirken doğal çevrenin güzelliği dahada fark edilir. İnsan burada kendini uçaktan bakıyor hisseder. Bütün ihtiyaçların karşılandığı mağara önündeki tesislerde yöresel el sanatları sergilenmekte ve küçük bir fırında meşhur tokat kebabı yapılmaktadır Türkiye’de onbinlercesinin bulunduğu mağaraların en güzeli olan ballıca mağarasını görenler dünyanın en şanslı insanıdır. Bu şansı herkesin yakalamasını dileriz.

 SULUSARAY (Sebastapolis)

 Sulusaray Tokat’ın 68km Güneybatısında bulunmaktadır. Sebastapolis Yunanca kelimedir. “Sebasta” büyük, ulu, azametli; “Polis” kent anlamında olup “Sebastapolis” büyük, azametli, ulu kent anlamına gelmektedir. 1986 yılında o zamanki Sulusaray Köyü’nde Müze Müdürlüğüne bağlı uzmanlar tarafından yapılan incelemeler sonucunda hemen hemen her evin bir köşesinde duvarlarında ve içerisinde çeşitli mimari kalıntıların (Arşıtyav,sitel v.s.) yer aldığı görülmüştür. Konu bir raporla Kültür Bakanlığına iletilmiş, bu raporda burada antik bir şehrin olduğu kanısına varıldığı belirtilmiş ve antik şehrin sitrat grafiğinin belirlenmesi için kurtarma ve sondaj kazılarının yapılması gerektiğini bildirilmiştir. Bakanlıktan alınan izin ile 1987 yılında kurtarma kazılarına başlanıldı. 1987-1991 yılları arasında yapılan kazılar sonucunda önce çevrede dağınık halde bulunan taş eserler, mimari kalıntılar belediyenin göstermiş olduğu bugünkü kaymakamlık binası önünde bir açık hava müzesi görünümünde düzenlendi . Bu eserler resimlenerek envanterlendi halen ilçe evlerinin üzerinde bulunduğu höyüğün değişik yerlerinde sondaj kazıları yapılarak höyüğün sitratikrafisi tespit edildi. Höyüğün M.Ö 3000 yılda Eski Tunç, M.Ö 2000 yılda Hitit, M.Ö 1000 yılda Frigler zamanında iskan edilmiş olduğu kazılarda ortaya çıkan pişmiş toprak eserlerle tespit edilmiş olup çıkan bu eserler Tokat Müzesinde sergilenmektedir. Ayrıca antik kentte yapılan sondaj çalışmalarında antik kentin sur duvarları bir kilise kalıntısı, bir hamam ayrıca tabanı mozaiklerle kaplı olan sağlık merkezinin varlığı tespit edilmiştir. Bu sağlık merkezinin taban mozaiklerini yerinde korunamayacağı görülmüş daha sonra ilçe belediyesinin tahsis ettiği bir arsada Müze Müdürlüğünce yapılan bir binanın tabanına orjinali gibi monte edildi. Bugün bu bina bir açık hava müzesi görünümündedir. Bu durum yapılan kazılar sonucunda tesçil edilmiştir. Ancak bununla da kalınmamış kilometrelerce uzaktaki çevre köylerde de (Çermik Köyü, Çırdak Köyü, Dutluca Köyü) yapılan araştırmalarda bu medeniyetlerin burularda da yaşadığı çıkarılan sütun, sitel ve mimari kalıntılardan anlaşılmaktadır. Günümüzde Sulusaray bir açık hava müzesi görünümündedir. Halen höyük üzerinde bulunan ilçenin höyük üzerinden kaldırılarak başka bir yere nakledilmesi gerekmektedir. Ancak bu şekilde sağlıklı bir araştırma yapılacak ve binlerce yıl öncesinin medeniyeti tüm çıplaklığıyla ortaya çıkartılabilecektir.

 MAŞATHÖYÜK

İlimiz Zile ilçesi Yalınyazı köyünde yer alan Maşathöyük ören yerinde 1973-1984 yılları arasında Prof. Dr. Tahsin ÖZGÜÇ tarafından yapılan kazılar sonucunda Tokat Arkeolojisine ışık tutabilecek çok önemli eserler ortaya çıkartılmıştır. Bunlar madeni eserler pişmiş toprak eserler cam eserler ve kemiklerdir. Bu eserlerin en önemlisi de Hitit Hiyeroğlif (resim yazısı) ile yazılmış bir tablettir. Kazılar sonucu ortaya çıkartılan bu eserler Tokat müzesinde teşhir edilmektedir. Maşathöyükte M.Ö. üçüncü binde eski Tunç çağı M.Ö. ikinci binde Hitit çağı M.Ö. birinci binde Frig (demir) çağı yaşayan üç dönem mevcuttur. Maşathöyük’te Kayseri’deki Hitit İmparatorluğuna bağlı bir uç beyinin sarayı bulunmuştur. Ayrıca şehrin taşla döşenmiş oldukça geniş caddeleri ortaya çıkartılmıştır. Bunun yanında Türkiye’nin hiçbir yerinde şimdiye kadar rastlanmamış olan sarayların ısıtılması için kullanılan pişmiş topraktan yapılmış bir maltız da burada bulunmuştur. Kazılar sonucu ortaya çıkartılan en önemli eserler bu sarayda kullanılan malzemelerdir. Bunlar pişmiş topraktan yapılan kaplar, ritonlar(dini kaplar) ayrıca çeşitli mühürler bullalar (Güney Anadolu ile yapılan ticarette kullanılan mühür baskılar) çok önemli buluntulardır. 1984 yılından beri yapılan kazılar sonucu ortaya çıkartılan kerpiç ve taş duvarlardan oluşan Hitit Saray’ının mimari kalıntıları hava koşulları nedeniyle tahribata uğramış bir halde bulunmakta ve günden güne kaybolmaktadır. Bu ören yeri restarasyon ve konservasyon çalışmalarını beklemektedir. 1996 yılında Kültür Bakanlığınca gönderilen bir uzman tarafından höyük yerinde incelenmiş, önümüzdeki yıllarda restarasyon çalışmalarının programa alınması düşünülmektedir.

 HOROZTEPE

1935 Yılında bir ölü defnedilirken burada Alacahöyük ile çağdaş M.Ö 3000 yıla ait bir mezar ortaya çıkartılmıştır. Bu mezarlıkta madeni ve altın süs eşyaları bulunmaktaydı. Bu eşyalar arasında en önemlisi altından yapılmış çocuğunu emziren kadın heykelciğidir. Bu paha biçilmez eser halen Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesinde teşhir edilmektedir. Daha sonraki yıllarda Horoztepe’de yapılan kazılar sonunda M.Ö 4000. (Kalkolik çağ) yıllarına ait buluntular ele geçirilmiştir. Bu buluntular Tokat tarihinin 5000 değil 6000 yıl öncesinde başladığını kanıtlamaktadır. Bu bölgede yapılan kaçak kazılar sonucu çıkarılan eserler halen dünya müzelerinde sergilenmektedir. Bir kısmıda özel kolleksiyoncuların elinde bulunmaktadır.

 NİKSAR

Niksar (Neociseria) Antik kentinin üzerinde bugünkü ilçe bulunmaktadır. Müze Müdürlüğünün Niksar Harmancık, Kültür ve Leylekli Çeşme Mahallelerinde yaptığı kurtarma kazılarında ortaya çıkarılan mezarlarda bulunan ölü hediyelerine göre bu şehrin tarihi belirlenmektedir. Bu eserlere göre tarihlendirme yapılacak olursa şehir Roma, Bizans dönemlerinde iskan edilmiş daha sonra Anadolu Selçuklu döneminde çok önemli bir merkez olmuştur. Bugün Niksar Kalesi’ndeki Anadolu Selçuklu dönemine ait kalıntılar bunu doğrulamaktadır. Ayrıca Niksar merkezinde yapılan bir kurtarma kazısında ortaya çıkarılan 18000 adet Anadolu Selçuklu çağına ait gümüş sikke de Selçuklular döneminde Niksar’ın çok önemli bir merkezi olduğunu belgelenmektedir. Binlerce yıl öncesine ait medeniyetlerin daha iyi tanınabilmesi için burda bilimsel kazı çalışmalarının devam edilmesi ayrıca ortaya çıkarılan tarihi eserlerin daha iyi korunabilmesi için de restorasyon çalışmalarının hız kazanması gerekmektedir.

 TUFANTEPE

Almus Baraj Gölü çalışmaları yapılırken Roma dönemine ait pişmiş topraktan yapılmış testiler ve kaplar ortaya çıkarılmıştır. Bu eserler Tokat Müzesinde sergilenmektedir. Sondaj ve kazı çalışmalarının devam etmesi gerekmektedir.

 KOMANA

Tokat’ın Roma ve Bizans dönemindeki yerleşim merkezidir. Günümüzde Gümenek mesire yeri olarak bilinmektedir. Gümenek regülatörü yapılırken bir takım Lahitler, Sütun başlıkları, siteller ve değişik mimari kalıntılar ortaya çıkartılmıştır. Bu eserler Müzede koruma altına alınmıştır. Bugün arkeolojik kazı çalışmalarını bekleyen bir ören yeridir.

 BOLUS (AKTEPE HÖYÜĞÜ)

 Bugünkü köy eski Tunç, Hitit ve Frig devirlerini ihtiva eden höyük üzerindedir. Ancak çok tahrip edilmiş bir konumda olup, kazı çalışmalarını bekler durumdadır.

TERMAL TURİZMİ (SULUSARAY KAPLICALARI)

 Tokat’ın 68 km. Güneybatısındadır. Tarihi Nicepolis harabeleri arasında yer alan Sulusaray Kaplıca’ları bölgenin en önemli kaplıcasıdır. 1962 yılından sonra modern tesislere kavuşmuş ve yıldan yıla ilaveler yapılarak daha da genişletilmiştir. Bu gün 2 otele sahip olan kaplıca; özel banyoları, havuzları, lokanta ve gazinosuyla yıl boyunca hizmet verebilmektedir. 55 derece su sıcaklığına sahip kaplıcalar romatizmal hastalıklara, bağırsak, mide, böbrek, safra kesesi, karaciğer ve kadın hastalıklarına şifa vermektedir. Kaplıcanın bulunduğu yerde kiraya verilebilen pansiyonlar, konaklama yerleri, çadırları ile gelerek kamp kurmak isteyenlere de güvenliği sağlanmış kamp yerleri verilmektedir.  Sulusaray Sulusaray (Sebastopolis) Tokat il merkezine 69 km,Artova İlçe merkezine 30 km, Yeşilyurt İlçe merkezine 11 km uzaklıkta, 1990 tarihinde Yeni İlçe olmuş yerleşim yeridir. İlçe etrafı dağlarla çevrili bir ova üzerinde, Çekerek ırmağı kenarındadır. Antik Sebastopolis kentinin kuruluşu henüz kesin olarak bilinmemektedir.Bazı kaynaklarda M.Ö.1. Yüzyılda kurulmuş olduğu kayıt edilmektedir. Roma İmparatoru Trajan zamanında (M.S. 98-117) Pontus Galaticus’la, Polemoniacus eyaletlerinden ayrılarak Capadokia eyaletine dahil edilmiştir. Bu konudaki kitabe Capadokia Valisi Arrian adına şehrin ileri gelenleri ve halkı tarafından dikilmiştir. Sebastopolis kelime olarak Yunancadır.Sebasto;büyük,azametli; polis; şehir anlamında olup, Büyük azametli şehir demektir.Bazı kaynaklarda Heraclepolis olarak geçmektedir ki bu konuda şehrin kuzeyindeki Çekerek Irmağı üzerinde kurulu köprüde bir kitabe yer almakta olduğu belirtilmektedir. Heraclepolis,Herakles şehri anlamına gelmektedir. Heracles Yunan ve Roma mitolojisinde gücü kuveti simgeleyen yarı tanrı bir varlıktır.Bu anlamı ile Sebastopolis ile aynı manayı ifade eder. Sulusaray Sebastopolis hakkında Vitali CUİNET(1880-1892)yılları arasırdaki gezi ve incelemsinden “La Turkie d’Asie Geographie Administrati ve Statistikue destoriptive et Raisonnee de Chakue province de L’ asi Mineure”adlı eserinde şöyle bahsedilmiktedir.Sulusaray Pompe tarafından kurulmuştur.Mithridat Eupator’un savaşlar sonucu Pompe’ye yenilip Sulusaray’ı yakıp yıktığı zaman kendisi tarafından tekrar burasını imar edip Nicopolis ve Sebastopolis şehri olarak kurduğunu ,halen toprak altında kalan kent Timur Anadolu ‘ya geldiğinde halkın kendisine karşı koymaları nedeniyle tekrar yakılıp yıkıldığı zannedilmektedir.Bu harebeler üzerine kurulan Sulusaray ilçesi ismini her halde saray harabeleri arasından kaynayan kükürtlü bir sudan almaktadır.Buranın ev inşaatlarında çokc güzel işçilikle bütün heykeller ,başlar,kollar ve yazılı levhalar kullanılmıştır.Tarlasını süren çiftçinin sabanına içi altın ve gümüş para dolu antika vazoların takılması ve bulunması olağandır.O günlerden bu günlere kadar burularda düzenli çalışma yapılmamıştır.Ancak 1987 yılında Tokat Müze Müdürlüğünce yapılan kurtarma ve sondaj kazıları sonucunda elde edilen verilerle daha önce ortaya çıkmış bulunan mimari parçalar değerlendirildiğinde kentin Hellenistik,Roma ve Bizans döneminde önemli bir yerleşim alanı olduğu anlaşılmaktadır. Comana Pontika da (Antik Tokat) yapılan yüzeysel araştırmalar sonucu elde edilen buluntular ile büyük benzerlik göstermektedir.İlçemizde 1987 yılında yapılan kazılar esnasında bulunan tarihi eserlerin bir kısmı Tokat Müzesinde sergilenmektedir. Bir kısmı ilçemizde bulunan açık hava müzesinde muhafaza edilmektedir. Sulusaray İlçesi daha önce Mart 1921 de Tokat’a bağlı merkezi olarak mülki taksimatta yer almıştır. 1923 depreminden sonra Sulusaray’ın büyük hasar görmesi ile İlçe merkezi Sulusaray’dan alınarak Tokat iline bağlı Çamlıbel Bucağına nakledilmiştir. Bir süre sonra 1 haziran 1944’de Artova’ya nakli yapılarak İlçe merkezi mülki taksimat’ta yerini Artova’ya bırakmıştır. Daha sonra Sulusaray 04.07.1987 tarihinde Yeşilyurt İlçe olması ile Yeşilyurt’a kasaba olarak bağlı kalmıştır.20 Mayıs 1990 tarih ve 20523 Sayılı Resmi Gazete ‘de yayınlanan 3644 sayılı kanunla 12.08.1991 tarihinde Kaymakam Fatih DAMATLAR’ın göreve başlaması ile İlçe olarak fiilen ve resmen faaliyetine başlamıştır. TAPINAK Kentin kuzey doğusunda sur duvarlarına yakın yerde kazılar sonunda çıkarılan durumu ile doğu –batı yönünde yarım daire biçiminde büyük bir apsisli,güney tarafında dıştan köşeli,içten yarım daire formlu daha küçük apsisli bir yapıdır.Duvarlar blokaj sistemle işten ve dıştan taş arasında moloz malzeme ile örtülmüştür.Tapınağın kazısı tamamen tamamlanmamış olduğundan kime adandığı tespit edilememiştir. HAMAM Antik kentin doğu tarafındadır.Yapılan kazılar sonucunda ön planda toprak zeminli yangın izi görülen,moloz taş duvarla bölüm açığa çıkartılmıştır. Daha sonra kesme taşlarla gerçekleştirilmiş iç kısımlara doğru üçer kademe yapan iki ayakla,bu ayakların arasında konumlandırılmış iki sütun kaidesi vardır. Kaidelerden biri halen yerinde olup,diğeri köylüler tarafından yerinden alınmıştır. Halen duvarlarında kükürt izleri bulunan hamamın antik çağda bugün ilçenin 3 Km. güneybatısında faaliyetini sürdüren kaplıcanın suyu ile çalıştığı kuvvetli bir ihtimaldir. ŞEHİR SURLARI Kentin doğusunda yapılan kazılarda l7 m. Boyunda açığa çıkartılan duvar kalıntısı çok büyük blok kesme taşlarla harç kullanılmadan gerçekleştirilmiştir. Duvarı destekleyen iki adet dörtgen payanda görülmektedir. Ayrıca duvar yüzeyinde iki adet mazgal açıklık bulunmaktadır.

 SEBASTOPOLİS AÇIK HAVA MÜZESİ

 1987 yılında sondaj ve kurtarma çalışmaları sırasında Tokat Müzesi Müdürlüğünce çıkarılan mimari parçaların ve diğer tarihi eserlerin uygun bir yerde sergilenmesi kararlaştırılmıştır. İlçe Belediyesinin gösterdiği ve şu andaki Hükümet Konağının yanındaki uygun görülen bir alanda eserler toplanarak yerli ve yabancı turistlerin ziyaretine sunulmuştur.

REŞADİYE KAPLICALARI

Reşadiye ilçesindedir. İlçenin bitişiğindeki kaplıca, Belediye tarafından yaptırılan motel ile hizmet vermektedir. Suyun çıktığı noktadaki sıcaklığı 40-41 derecedir. Yıkanma havuzlarında ise 35-38 derece kullanıma hazır su mevcuttur. Kaplıca romatizmal hastalıklara, felçli hastalara ve kireçlenmelere karşı tedavi edici bir özelliğesahiptir. Kaplıca çevresindeki kayalıklarda yer yer pamukkaleler oluşmuştur.