muammer karaosmanoğlu
TOKAT İLİNİN TARİHÇESİ

 

TOKAT İLİNİN TARİHÇESİ

Tokat, uygarlıkların merkezi olan Anadolu'da, zengin doğal kaynakları, jeostratejik konumu nedeni ile, beyliklerin, devletlerin ve imparatorlukların yaşama ve fetih alanı olmuştur. Orta karadeniz dağlarından güneye, Anadolu'nun içlerine doğru, değişik rakımlarda dizi dizi yaylalar, ovalar, bağ ve bahçeler içindeki akarsularıyla, Dünyada benzeri az olan bu cennet İlimiz, canlı ve zengin tarihinin izlerini bugün de yaşatmaktadır.

Tokat Merkez olmak üzere, Zile'den Reşadiye'ye, Erbaa ve Niksar'dan Artova'ya kadar, ilçe ve köylere yayılmış sayısız tarihi varlıklarımızın pek çoğu, 5000 yıldan bu yana istilalar, savaşlar, depremler ve tahribatlarla yok olmuş veya yıkılmışlardır. Yer altında kalanlar gün ışığına çıkarılmayı beklerken, günümüze kadar oluşan pek çok anıt eser de yeterince korunamamaktadır. Büyük Atatürk'ün "Misak-ı Milli" diyerek, sınırlarını çizdiği engin tarihi değerlerini araştırmak, ortaya çıkarmak, korumak, yeni kuşaklara ve tüm dünyaya tanıtmak, kültürümüzün, yurt sevgimizin bugünü ve geleceği için milli görevimizdir.

COĞRAFİ YAPI VE DOĞAL ZENGİNLEKLERLE GELEN UYGARLIKLAR

M.Ö. 3000 yıllarından başlayarak, 14 devlet ve birçok beyliğin yaşadığı veya egemen olduğu Yeşilırmak, havzası içinde yer alan Tokat, Karadeniz kıyılarının dar ve nemli, İç Anadolu'nun geniş ve kuru alanlarınından, dağ sıralarıyla kendini doğal olarak soyutlayan, geniş ve sulak vadiler ile, bunlar arasındaki geçitlerden oluşan bereketli alanların orta yerinde bulunmaktadır.

Neolotik ve İlk Tunç çağlarından sonra, Büyük Hitit devletinin doğu federasyonlarına bağlı birçok kentin, Yeşilırmağın kolları Kelkit, Tozanlı ve Çekerek vadileri boyunca kurulması ile başlayan, Pers ve Pontus döneminde doruğa ulaşan derebeylik düzeni, Tokat, Niksar, Zile ve Turhal'dan en tipik ve güçlü şeklini almıştır. Bunların her biri, yalçın tepeler üzerinde kurulu kale ve şatolarıyla tapınak, köy, ova, orman ve akarsulara sahip, başlı başına birer beylik durumunda idiler. Havzanın coğrafi durumu, doğal zenginliği ve ticaretle ggelişip zenginleşen kavim ve uygarlıklar, hemen veya tamamen yok olmaktan kurtulmuş, mücadele, uzlaşma, gelir ve altyapıları paylaşma çözümleriyle, yeni gelenlerle ortak yaşamaya yönelmişlerdir. Yönetim bir elden öbürüne geçmiş, kaynaşan toplulukların kültür sentezleri Anadolunun sadece bu bölgesinde görebileceğimiz çok ilginç ve orjinal örnekler oluşturmuştur.

İç anadolu platolarını aşmayan "İon" kültürü, M.Ö. 6. yüzyıldan itibaren, kolonistlerle birlikte Karadeniz'den Polemonion (Ünye) ve Amisos (Samsun) yolu ile Komana' (Tokat) gelmiş, güneydeki geleneksel "Kapadokya" ve doğudan gelen "Pers" kültürleriyle kaynaşmıştır.

11. Yüzyılda Oğuz asıllı Danişmend ve Selçuk'luların siyasi üstünlükleriyle birlikte, Maveranünnehirden gelen Türk-İslam kültür ve sanatı, İç ve Doğu Anadolu'dan batıya doğru yayılarak 700 yıllık Hiristiyan Bizans uygarlığına son vermiştir.

Maşat höyükteki Tappiga sarayı kazılarında bulunan, Frig demir çağına ait iri seramik kapların bir kısmında Pers ve Doğu Yunan sanatı etkileriyle Palmet ve Sürrealist hayvan figürleri, metal eşyalarda da İskit özellikleri görülmektedir. Roma imparatorları Caracalla ve Severus dönemi Zile paralarında, Pers Anaitis Ateş tapınağının röliefi yer alırken, 11. yüzyıl Danişmend paralarının yüzünde Yunan harfleriyle "Megaly Meliki Ahmed Gazy" yazısının yer alması, 13. yüzyılda yapılan Sleçuklu Sümbül Baba zaviyesinin portalinde, kenger yapraklı rölüef bordürlerinin işlenmiş olması gibi örnekler çoğaltılabilir. Tokat'ın geleneksel el sanatlarından olan Bakır ve Yazmacılığın kökleri eski çağlara kadar dayanmakta ve bunlar üzerindeki süslemelerde Hitit, Roma, Selçuk ve Osmanlı Orijinli desenler kullanılmaktadır.

Sentez örnekleri sedece kültür ve sanat eserlerinde değil, sosyal yaşantı ve geleneklerde de sürüp gitmiştir. M. Ö. 301' de Pers asıllı Mithridat hanedanının kurduğu Pontus devleti, bölgenin yerli halkı "Bebryk"ler, "Chalyb"ler, "Bithynia"lılar, "Kimmer'ler M.Ö. 7. den itibaren Kadadeniz yolu ile gelen "Ege"li göçmenler ve 6. yüzyılda doğudan gelen "Pers"lerin kaynaşmasından oluşurken, halk kendi geleneksel tanrılarına tapınmakta ancak "Hellen" kültürünü benimsemekteydi.

M.Ö. l. yüzyılda Komana'ya gelen Roma orduları buradaki MA tapkısını alarak, onu Mars'ın kızkardeşi Bellone ile bir tutmuşlardı.

Selçuklular zamanında Anado'nun 5. büyük kenti olan Tokat, 1250 yılından itibaren Moğol baskısı altında olmasına rağmen, ilhanlı egemenliğene kadar genişlemesini sürdürmüş, antik dönemlerde olduğu gibi ekonomi ve ticaret gelişmiş doğu, batı yönündeki büyük ticaret kervanlarının konakladığı hanlar, kervansaraylar ile düzenli yol ve köprüler inşa edilmiştir. Moğolların yaptığı büyük tahribatın ardından l4. yüzyıl sonunda Osmanlı egemenliğine giren Tokat, yükselme döneminde bölgenin tarım ve sanayi merkezlerinden biri olmuştur. Evliya Çelebi'nin uzun uzun anlattığı bağ, bahçe ve ovaları Osmanlı ordularının konaklama ve gıda ambarı olmuş, Bakırcılık, ipekcilik ve pamuklu dokuma ile, çeşitli sanayi ve el sanatları gelişmiş, iş hanları ve çarşıları Bağdat ve Bursa ile kıyaslanır olmuştur.

 

TARİHİ GELİŞİM

Büyük Hitit İmparatorluğu batıdan gelen Balkan kavimleri önünde dağılıp güney doğuya göçerken, Balkan asıllı Frig kavimleri, 500 yıl sürecek uygarlıklarını Anadoluda kurmaya başlarlar. Sonraları. doğudan güçlü Pers, batıdan Büyük İskender istilası Anadoluyu baştan sona aşar. M.Ö. 4. yüzyıla geldiğimizde, bölgenin eski halkı hatti'ler, Hitit'ler, Hurri'ler Mitanni'ler, Frig'ler zaman içinde yeni kavimlerle kaynaşmış, terk ettikleri kentler üzerine, Pers, Helenistik ve Pontus kentleri kurulmaya başlanmıştır. Tokat ilindeki Kelkit, Yeşilırmak ve Çekerek nehirleri boyunca kurulu Hitit ve Frig yerleşim alanları, M.Ö. 2500-400 arasında, yüksek düzeyde sanat ve kültür yaşamına sahip olmuştur.

M.Ö. 6. yüzyıl ortalarından, 4. yüzyılın sonuna kadar Pers egemenliğine giren Anadolu'da Tokat ve çevresini yöneten güçlü Satrapları M.Ö. 333 de Büyük İskender'in hızlı ve hırslı istilası ile şaşkına dönen mağrur Pers kralları teslim olurken, Anadolu'da helenistik çağ başlamaktadır. 300 yıl süren ve sanat etkinliklerinin zirveye çıktığı bu dönem daha sonra Roma'ya miras kalacaktır.

M. Ö. 1. yüzyılda küçük Asya fethine gireşen roma imparatorları, batıdan başlayarak, Anadolu'nun iki önemli yerleşme bölgesi olan, Kayseri Kapadokya'sı ile kuzeyde Tokat'ın (COMANA) merkezi olduğu Pontika Kapadokya'sını ele geçirirler. Ancak yörede güçlü bir devlet kuran Pontus kralları MİTHRİDAT' lar Roma'ya şiddetle direnmişlerdir. M.Ö. 47 de, SEZAR orduları ile Zileye gelir. 5 aat süren savaş sonunda Pontus kralı 2. PHARNAKES'i yener. "Geldim, gördüm, yendim." dediği, tarihe mal olan sözcüklede Zile'deki başarısını özetler. Tokat (COMANA), Niksar ( NEOCAESAREA), Sulusaray (SEBASTOPOLİS), Zile(ZELA) M.S. 5. yüzyıla kadar birer Roma eyalet şehri olmuşlardır.

4. Yüzyıl sonunda Roma imparatorluğu yıkılır. Doğuda devam eden yeni Bizans imparatorluğu, Roma devlet düzenine sahip çıkar. Ancak genç Roma kültür ve sanatını hiristiyan dini ile yorumlar, kendine özgü, yepyeni bir uygarlığı tüm Anadoluya yayar. 1000 yıl gibi uzun süren Bizans egemenliği, hristiyanlığı Anadolu'da himaye etmiş, kurumlaştırmıştır. Tokat ve Niksar Pontika Kapadokyası'nın piskoposluk merkezleri olmuştur.

1071 yılına geldiğimizde, 600 yıldır devam eden Bizans gücünün, Selçuk ve Danışment Türkleri karşısında gerilemeye başladığını görüyoruz.

11. yüzyıldan 14. yüzyıl sonuna kadar geçen 300 yıl, Anadolu'da, birçok devletin kaderini belirleyen, karmaşık ve amansız mücadelelerle doludur. Tarihçiler için en bol kaynağında bu devirde yaratıldığını görüyoruz.

12. yüzyılda, Bizans imparatorluğu giderek güçlenen Türk-İslam devletleri karşısında çökmeye başlamıştır. Selçuklular doğu ve orta Anadolu'yu, Danişment'ler merkezi Sivas ve Niksar olan kuzey anadolu'nun iç bölgelerini ele geçirirlerken, kutsal topraklara ulaşmak isteyen Haçlı orduları, dört bir yandan Anadolu'ya çıkarlar. Bizans, Selçuk, Danişment, Haçlı çatışmaları derken, arkasından Moğol akınları silindir gibi gelerek, Anadolu'ya girerler. Yöremiz dost ve düşmanın karıştığı tam bir savaş ve güç arenasına döner. Bu arada, Anadolu'da kurulu pek çok küçük hiristiyan krallık ve beylikleri de büyüklerin ayakları altında ölüm-kalım mücadelesi vermektedirler.

13. yüzyıl sonuna kadar sürüp giden ve hareketli dönemde, aynı gün el değiştiren kentler, yıkılıp yıkılmış, sabah cami olan yer akşam kilise ertesi sabah tekrar camiye dönüştürülmüştür. Ayaklanmalar, kanlı hanedan ve taht kavgaları, ihanet ve servet çatışmaları ile Anadolu'da yer yerinden oynamıştır.

Bu dönemin en önemli uygarlığı şüphesiz Selçuk Türklerinin Anadolu'da yarattığı hamanist kültür, sanat, bayındırlık, mimarlık ve bilimsel çalışmalardır. Tokat yöresinde hemen yüzyüze geldiğimiz, özü güzellik ve sabır olan bu uygarlık, mücadelerle geçen 2. yüzyıl gibi kısa zamanda Anadolu'nun her yanına yayılabilmiştir.

13. Yüzyıl, Acımasız Moğol Hanları yüzbinlerce Anadolu insanını kılıçtan geçirmektedirler. İslam-Hiristiyan herkesin can derdine düştüğü bu yıllarda, yıkılmaya başlayan Selçuklu hanedanını kurtarma çareleri arayan "MUİNEDDİN PERVANE'nin Moğollarla anlaşması, Tokat'tan devleti 15 yıl akıl almaz entrikalarla yönetmesi, Sultan RÜKNEDDİN KILIÇARSLAN'ı boğdurup yerine GIYASETTİN KEYHÜSREV'i geçirmesi, mecalsiz Selçuklu devletinin çöküşü, İlhanlı Hanı OLCAYTON'un doğu Anadolu'yu işgali, İran Moğollarının, ERTANA beylerinin Tokat ve yöresindeki hakimiyeti, KADI BURHANETTİN dönemi, dirayetsizlik, huzursuzluk ve isyanlar. En önemlisi devletin güçlü zamanından sin hristiyanlar tekrar kent, kale ve köylere dönmektedirler. Ahali sahipsiz, şaşkın ve korkulu... Burada Evliya Çelebi'den aldığımız ve Tokat ile ilgili HACI BEKTAŞ VELİ'nin kahanetini verelim.

12. yüzyılda Horasandan gelip Söğut'te Ertuğrul ve Osman Bey'e giderken Tokat kalesinin kafirler tarafından yeniden zapt olduğunu görür ve sümbüllü denilen bağda oturarark "İnşallah yakında yıldırım gibi bir er çıkıp Tokat'ı fetheder" diye kehanette bulunur. Sümbül bağında bir halifesini secccade sahibi ederek bırakır. O zat hala "SÜMBÜLLÜ BABA " adıyla meşhur bir kutub olup orada gömülüdür.

Hacı Bektaş Veli'nin kehaneti 175 yıl sonra doğru çıkar. 1392 de YILDIRIM BEYAZIT Tokat'ı tüm çevresi ile Osmanlı birliğine dahil eder. Yükselme devrinde Selçukluların bıraktığı yerden başlayan Osmanlılar Tokat'ı önemli bir ticaret ve kültür merkezi haline getirirler. Günümüzde de kullanılan pek çok tarihi anıt, üç asır süren bu yükselme yıllarında yapılmıştır. Sayısız saray, han, mederese ve zaviyenin yer aldığı Tokat'ta başta MOLLA LÜTFİ, İBNİ KEMAL, MOLLA HÜSREV gibi alimler olmak üzere pek çok devlet adamı, sanatçı, bilim adamı, tarihçi, bektaşi ve mevlevi alimleri bu çağlarda yetişmiş, Osmanlı İmparatorluğunun yükselmesinde ve birliğinde önemli katkıları olmuştur.

17. Yüzyılın bitimi ile beraber gerileyen imparatorluk döneminde Tokat olumsuz etkilenmiş, gelişme ve canlılığını yitirmiştir.

20. Yüzyıl başlarında Birinci Dünya Savaşının acı günlerini yaşayan Tokat 1920 Sevr anlaşması ile parçalanmış Anadolu'dan arta kalan bir avuç Türk bölgesi içinde kalmıştır. İleride ayrıntılarıyle inceleyeceğimiz Tokat ilinin, kuruluş ve tarihçesini, VI döneme ayırdık. Aşağıda bu döneme ait kısa bilgiler verilmiştir.

 

1. DÖNEM TOKAT (HİTİT VE FRİG ÇAĞLARINDA)

M.Ö. 2000-600 arasında tüm yöreye yayılmış Hitit ve Frig yerleşme merkezlerinden biri olabilir. Çünkü, Tokat doğu ve güneye giden yollar üzerindedir. Ancak bu yerleşim yeri, yapılacak bilimsel araştırmalar sonucu kesinlik kazanacaktır. Çevrenin coğrafi yapısı ile Hitit'lerin geleneksel yerleşme kurallarına bakılırsa, böyle bir kentin bugünkü yerinde değil, yakınlarında olacağıdır. Zira Hitit yerleşim merkezleri, çevresini görebileceği düz alanların ortasındaki alçak tepelere (höyük) kurulmuştur.Tozanlı vadisi, bugünkü Selçuklu köprüsünün (Hıdırlık) yer aldığı noktadan itibaren doğuya doğru daralarak uzanır ve 9-10 km sonra Gümenek'ten itibaren genişler. Bu durumda yörede olabilecek eski bir Hitit kenti bu boğazın batısındaki Kazova'da veya doğusundaki geniş Tozanlı vadisine hakim bir yerde olmalıdır.

 

11. DÖNEM TOKAT (KOMANA)

Bugünkü Tokat'ın 9 km. kuzeydoğusunda Gümenek denilen yerdedir. Kuruluş tarihi kesin olmamakla beraber M.Ö. 4. yızyıldan itibaren Pers, Hellenistlik, Pontu, Roma, Bizans çağlarında varlığını sürdürmüş önemli bir antik kenttir.

Pontika Kapadokyasının merkezi olan Komana, en eski çağlara ait haritalarda devamlı rastladığımız iki komana kentinden kuzeyde olanıdır. (Diğeri Adana'nın Tufanbeyli ilçesindedir.) Tozanlı çayının güneyindeki su regülatörünün yanında, Manastır tepesi denilen yer ile, Topçam yaylasının doğu taraflarına uzanan bölgeler, kentin kurulu olduğu alanlardır. Çok tanrılı dinlere ait pekçok tapınak ve ANAİTİS meshabinin merkezi olan Komana, hiristiyanlağın yayılması ile beraber önemini yitirmiş, daha sonraları yapı taşlarının sökölmesi, zelzele ve çeşitli tahribatlarla yıkıılmış ve toprağa gömülmüştür. M.S. 12. ve 13. yüzyıllarda tepede kalan kısım iskan edilmekteydi. Çeşitli tarihlerde Danişmend ve Selçuklu Türkleri ile Haçlı ordularının işgaline uğrayan Komana, daha sonra terkedilmiştir. Bugün yakınlarında Gümenek köyü bulunmaktadır.

III. DÖNEM TOKAT (EVDOKSIA, DOKEİA)

Komana kentinden sonra, hristiyan ahali daha güvenli olan bir yer seçmiştir. Gümenek'ten 9. km. batıda, şimdiki Tokat kalesinin bulunduğu sarp kayalar üzerine ortaçağ şatolarına emsal olacak yeni bir yerleşim merkezi kurdular. Sivas yönünden gelen dar kızıliniş geçidini rahatlıkla kontrol edebilen bu kale, karşısında yer alan dik Gıj-gıj dağından da bir tehlike beklemiyordu. Sadece batı yönündeki açıklık alanından gelecek tehlikeyi görüp savunanabilecek kale, daha sonraları Türkler için stratejik bir güvenlik noktası olmuştur. Bizansın asırlar süren egemenliğinde yaşayan kale, Türklerin II. yüzyılda Anadoluya gelmelerine kadar bir hiristiyan kenti olarak kalacaktır. Kalenin kesin kuruluş tarihi hakkında bir kayda rastlayamadık. Ancak M.S. 6. yüzyıl olması kuvvetle muhtemel

IV. DÖNEM TOKAT (DAR ÜN-NUSRET) 1074-1392

Danişmend Melik Ahmet Gazi 1074 yılında Tokat'ı Bizans egemenliğinden kurtarır. Kendi kurduğu Danişmend devletine 80 yıl süre ile bağlar. İki Türk devleti olan Selçuk ve Danişmend'ler arasındaki çekişme sonunda, merkezi Konya da olan selçuk Sultanı II. Kılıç Arslan, 1175 yılında Tokat'ı Anadolu Selçuklu birliğine katar. Her iki devlet zamanında kale dışına taşmış, özellikle 14. yızyılın ilk çeyreğine kadar süren Selçuklu döneminde imar edilmiş, bir çok kervansaraylar, medrese, şifahane, yol ve caminin yapıldığı kent, büyümeye başlamıştır.

V. DÖNEM TOKAT (DARÜNNASR, TOKAD) 1392-1923

Moğol istilasıyla,Anadolu Selçuklu devletinin çökmesi sonucu, kenti Moğol asıllı beylerin yönetiminden 1392 de Osmanlı Sultanı Yıldırım Beyazıt kurtarır ve birliğine katar. Sultan Beyazıt kale içine bir mescit yaptırır, hutbe okutur ve adına sikke kestirir. Tokat adınıda Darunnasır olarak değiştirir.

Osmanlı yükselme devrinde Tokat'ta büyük gelişmeler görüyoruz. Dini askeri yapıların yanısıra hanlar, saraylar , medreseler birer sanat abidesi gibi hızla yükselir. Yabancı seyyahların ve Evliya Çelebi'nin güzelliklerini anlatmakla bitiremediği Tokat kenti, börçok felaketlerede sahne oldu. 1470 de Uzun Hasan, 1506 da Şah İsmail, 1602 de Karayazıcı Tokat'ı yakıp yıktılar. Sonraları 1914 yangını, 1939 zelzelesinde de önemli hasar ve kayıplar verildi.

Osmanlı İmparatorluk döneminde, Tokat'ta yapılmış eserlere ve yasılarına bakarsak, ekonomik, sosyal ve kültürel bakımlardan önemli bir merkez olduğu anlaşılacaktır.

KALE

38 CAMİ

5 MESCİT

4 MEDRESE

18 ZAVİYE VE TEKKE

14 BÜYÜK HAN

11 HAMAM

4 BÜYÜK ÇARŞI

12 TÜRBE

11 SARAY

5 KÖPRÜ

1 SAAT KULESİ

Sadece il merkezinde yer alan bu kadar eser, Anadolu'da az vilayette mevcuttur. Selçuk'lu ve Osmanlı Sultanları ile hayırsever halkı Tokat'a olağanüstü ilgi göstermişlerdir.

6. DÖNEM TOKAT 1923-1985

Osmanlı devletinin gelişme devresinde önemini yitiren ve pekçok ekonomik sorunlarla yaşayan Tokat, hiçbir gelişme göstermemiş, 1863 den sonra Sivas(a bağlı nahiye, 1878 de mutasarrıflık, 1920 de müstakil liva ve nihayet 1923 de Türkiye Cumhuriyietinin ilanı ile beraber vilayet olmuştur. (Selçuklular zamanında Anadolu'da 6. büyük kent Tokat'tır)

Tokat'ta Cumhuriyet dönemi kalkınma, ekonomik kaynak yaratacak bölgelerden başlamıştır. İl merkezinin ana ulaşım yolları üzerinde olmayışı, tarım alanlarına yönelik alt yapı ve enerji yatırımlarına ağırlık verilmesi, İl merkezinde sanayinin yoğunluk kazanmaması, Tokat'ın şehirleşme hızını azaltmıştır. Son yıllarda mevcut gelişme potansiyelinin kullanıldığını gördüğümüz Tokat, her alanda hızlı bir gelişme içindedir